ıllılı.ıl.lı..|| Thalia Fan Club || ..ıl.lı.ıllılı Thalia ☆ Primera Fi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ıllılı.ıl.lı..|| Thalia Fan Club || ..ıl.lı.ıllılı Thalia ☆ Primera Fi

Thalia Turkey © Fan Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  TakvimTakvim  Latest imagesLatest images  SSSSSS  AramaArama  Üye ListesiÜye Listesi  Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

  Kişiliğin Anlamı ve Tanımı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
YaZYaGmUrU
Admin
Admin
YaZYaGmUrU


Cinsiyet Cinsiyet : Kadın
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 68
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 02/12/23
Yaş Yaş : 34

 Kişiliğin Anlamı ve Tanımı Empty
MesajKonu: Kişiliğin Anlamı ve Tanımı    Kişiliğin Anlamı ve Tanımı Icon_minitimePerş. Ocak 04, 2024 9:41 pm

I – KİŞİLİK
A. KİŞİLİĞİN ANLAMI VE TANIMI
Kişilik tanımlarına başlamadan önce şunu belirtmek gerekir ki, bu
tanımlar arasında ortak noktalar olmakla beraber her birinin üzerinde
birleştikleri bir kişilik tanımı yoktur. Bu tanımlar daha ziyade
teorisyenlerin kendi görüş açılarına ve hareket ettikleri teoriye bağlı
olarak yapılmıştır. Bunu çeşitli kişilik teorilerinin ortaya çıkması
kanıtlamaktadır.
Amerikan psikoloğu G. Allport 1937 de literatürü tetkik edip 50 farklı tarif çıkartmış ve bunları kategorilere ayırmıştır.
G. Allport’ta göre kişilik tanımları;
1. Dahil edici (Inclusive) tanımlamalar: Dahil edici tanımlar
kişiliği, az çok bağımsız özelliklerinin veya davranış birimlerinin bir
toplamı olarak görürler. Onlara göre kişilik gelişme sürecinden doğan
bir yapıdan çok bir sonuçtur. Örneğin: “Kişilik, insanoğlunun doğuştan
gelen tüm biyolojik eğilimleri, dürtüleri, yatkınlıkları, fiziksel arzu
ve iç güdülerinin ve sonradan tecrübe ile kazanılan yatkınlık ve
eğilimlerinin bir toplamıdır”.
2. Bütünleyici (Intergrative) tanımlamalar: Bütünleyici tanımlar,
kişinin davranışını meydana getiren etkenlerin düzensel yönüne ağırlık
vermişlerdir. Örneğin: “Kişilik, bireyin gelişimi sürecindeki her
safhada sahip olduğu bilişsel organizasyonudur. İnsan karakterinin
algılama kabiliyeti, mizaç, yetenek, ahlak gibi her türlü yönünü ve
yaşam boyunca sonradan kazanılan her türlü davranış şeklini kapsar”.
Tüm sosyal grupların üyeleri aynı şekilde düşünseler, aynı şekilde
davransalar ve aynı şeyi hissetselerdi kişilik diye bir şey olmazdı.
Örneğin: “Kişilik, bir bütün halinde faaliyet gösteren, bütünleşmiş
alışkanlıklar, yatkınlıklar ve düşünceler sistemidir ki belli bir
gruptan bir kişinin aynı gruptan herhangi diğer bir kişiden ayırt
edilebilmesini kolaylaştırır, farklılığı ortaya koyar.
“Kişilik, bireyin karşılaştığı durumlara gösterdiği karakteristik
tepkilerde görünen yapısal ve dinamik özelliklerin tümüdür. Diğer bir
söyleyişle, kişilik bireyin kalıcı özelliklerini temsil eder ki bu da
onları diğer bireylerden ayıran şeydir”.
Bireyin davranışları karmaşıktır. Kişiliği tam olarak anlayabilmek
için insanın davranışlarının karmaşıklığını da göz önüne almak gerekir.
Çoğu zaman her bir davranış parçasını şekillendiren sayısız etken
vardır ki bunlar bireyden bireye değişirler, aynı davranışın değişik
bireylerde değişik kökenleri ve nedenleri olabilir. Bu karmaşıklığın
varoluş sebeplerinden biri de davranışın sadece kişilikten değil,
karşılaşılan durumlarla ilişki kurmaktan doğabilmesidir.
Davranış her zaman görünen şey değildir. Bir davranış parçacığı
(davranım) ve nedenleri arasında hiçbir zaman belirli ilişkiler yoktur.
Zira iki insan tarafından belli bir zamanda ya da aynı insan tarafından
değişik zamanlarda yapılan aynı davranışın değişik nedenleri olabilir.
Kişinin davranışının ne anlam taşıdığını anlamak için onun hakkında ve
davranışın ortaya konduğu durum konusunda bilgi sahibi olmak gerekir.
İnsanlar çoğu kere davranışlarını şekillendiren etkenlerin farkında
değillerdir. İnsanlar bazen neden kendi ifade ettikleri arzularına ters
düşecek biçimde hareket ettiklerini izah edemezler.
Kişilik bir insanın bütün ilgilerinin, tutumlarının,
yeteneklerinin, konuşma tarzının, dış görünüşünün ve çevresine uyum
biçiminin özelliklerini içeren bir terimdir. Bununla beraber, dikkate
değer bir husus, kişiliğin kendine özgü ve ahenkli bir bütün olmasıdır.
Öyle ki, bir insana ilişkin her nitelik, o insanı anlamada bize bir
ipucu verir. Onun belleği; dış görünüşü, direnme süreci, sesi ve
konuşma tarzı, tepki hızı; insanlara, tabiata ya da makinelere karşı
ilgi duyması, sporculuğu v.b. özellikleri, hepsi o insanın kişiliğini
betimlemede önemlidir.
Yukarıda yaptığımız kişilik tanımında kullandığımız diğer bir kavram
da tutarlılık (consistentency) kavramıdır. Tutarlılık kavramıyla “zaman
boyutu içinde o kişinin benzer durumlarda davranışının pek
değişmediğini” anlarız. Bir çocuk düşünün, hemen hemen her zaman
başkalarına yardım eden, elinden geldiğince işbirliği yapan bir kimse
olsun. Bir gün sinirli olduğu bir anda yardım etmeyi reddettiği için bu
çocuğa “yardım etmeyi sevmez” mi diyeceğiz? Bireyin tipik ve belirli
durumlarda sık sık gösterdiği davranışlarını kişiliğin bir parçası
olarak düşüneceğiz.
Yapılaşmış (structured) kavramıyla kişiliğin çok sayıda birimlerden
oluşan bir sistem olduğunu, sistemin her birimin birbiriyle bağlantılı
olarak bir örüntü (pattern) geliştirdiğini anlarız. Bir insan “iyi
kalpli, yardım sever, sakin, uysal, ailesine bağlı, vazifesine düşkün”
olarak tanımlandığında herhangi bir çelişki görmeyiz. Kişilik
özellikleri birbiriyle uyum içinde, tutarlı bir örüntü geliştirmiştir.
Öte yandan bir kişiyi size şöyle tanıtsak bir tutarsızlık olduğunu
düşünürsünüz: “iyi kalpli, huysuz, uysal, geçimsiz, son derece saygılı,
saldırgan bir kimse!” Bu son tanımda kişiliği oluşturan özelliklerin
bir yapısını, birbirleriyle ilişki kuruş biçimini, örüntüsünü görmek
olanağı yoktur.
Kişilik tanımında kullandığımız diğer bir özellik de ilişki kuruş
biçimidir. Birey iç ve dış çevresiyle sürekli ilişki halindedir. Başka
bir değişle, birey kendi içindeki duygu ve düşünceleri olduğu kadar,
kendi dışında yer alan insan, olay ve nesneleri de algılar. Bireyin
kişiliği, iç ve dış çevreyle kurduğu ilişkinin biçimini belirler. “
İlişki biçimi” şeklinde tanımlanan kişilik soyut bir kuram olmaktan
çıkıp, bireyin her günkü davranışında gözlenebilen somut bir kavram
olur .
Kişiliği Belirleyen Etkenler
Bazı kişilik karakteristikleri için irsi etkenler daha önemli
olurken, bazıları için çevresel etkenler (Kültür, Sosyal sınıf, Aile)
daha önemli olabilmektedir.
1. Genetik ve Yapısal Etkenler
Kişiliğin belirlenmesinde irsiyet oldukça etken bir rol oynar.
Kişiliğin belli başlı özellikleri olan duygululuk, aktivite,
saldırganlık ve karşı koyma gibi eğilimler esas olarak irsidirler. Zeka
da genetik bir temele sahiptir.
2. Kültürel Ekenler
Birey kendi kültürü tarafından oldukça yoğun bir şekilde etkilenir.
Çoğu zaman bireyin hiçbir seçme olasılığı yoktur. Dolayısıyla bu kalıba
alınma gerçeği her ne kadar şuuraltı yolu ile olmasa da itirazsız bir
şekilde kabul edilir. Bireyin karşılaştığı en büyük etki ise üyesi
olduğu toplumun etkisidir.
Kişiliğin genetik belirleyicileri konusundaki çalışmalar daha çok
genetik ve çevresel etkenler arasındaki karşılıklı ilişkilere önem
vermişlerdir. Bu çevresel etkenler arasında en önemlisi bireyin bir
kültür, bir sosyal sınıf veya belli bir ailevi birimin üyesi olması
sonucunda edindiği tecrübelerdir. Öğrenilmiş davranış modellerinin, örf
ve adetlerin ve belli bir toplumun üyesi olmanın doğurduğu inançlar
kişiliğin faaliyeti üzerinde önemli etkiler yapar. Burada bir bakıma
genetik-irsiyet yerine sosyal-irsiyet söz konusudur.
3. Sosyal Sınıf Etkeni
Kişilik, tecrübeler ve yaşantılar sonucu gelişir. Kişiliğin gelişmesi aslında bir öğrenme problemidir.
Aile ve çevre gibi ikinci dereceden kültürler sadece çocuğun içinde
yaşadığı ortamı meydana getirmezler, aynı zamanda ona nasıl davranması
gerektiğini çeşitli davranış kalıpları çerçevesinde izah ederler. Çocuk
durumun bilincine varmadan belirli bir kişilik kalıbı içersine
alınmaktadır.
Toplumun belirli bir tabakası haline dönüşmüş olan bir bölüm veya
sınıfın üyesi olunması davranış modellerinin geliştirilmesini etkiler.
Tabakalaşma ve sınıf seviyesi genellikle parasal gelir ve öğretim
seviyesi tarafından belirlenir. Sosyal sınıf etkenleri sınıfsal
nedenler taşıyan davranış modellerine önem verirler. Nispeten daha az
tabakalaşmış ve farklılaşmış toplumlarda kültürel etkiler sosyal sınıf
etkilerinden daha önemli ve en azından daha çok göze batıcıdırlar. Daha
fazla tabakalaşmış ve farklılaşmış toplumlarda da bunun tersi doğrudur.

4. Aile Etkeni
Aile kişiliği kendi fikirlerine göre kalıplamak amacını güderken,
hem kültürel, hem de sosyal sınıf baskılarından aynı şekilde
yararlanır. Anne ve babalar çocuklarını yetiştirirken onları kendi
kişilikleri doğrultusunda yöneltirler ve çoğu zaman kasten veya
bilmeyerek, çocukların sorularına kendi geçmiş tecrübeleri açısından
cevap verme eğilimindedirler. Çocuk için bir model durumunda olan aile
ayrıca onun belirli davranışlarını tasdik edip, ödüllendirerek
davranışlarını saptayabilir.
C. KİŞİLİK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
1. Kişilik – Karakter İlişkileri
Karakter, çoğu kez insanın kişiliğinde bulunan doğuştan var olan ve
çevrenin tesiri ile kuvvetli olarak ortaya çıkan eğilimlerin tümüdür.
Kişiliğin ortaya çıkması için insanın ergin yaşa gelmesi, kendini
tanıması, değerlendirmesi gerekirken, karakter çocuğun dünyaya
gelmesiyle kendini belli eder. Karakter, doğuştan var olur; değişmez ve
süreklidir. Muhakkak ki, kişiliğin oluşmasında doğuştan gelen
eğilimlerin etkisi mevcuttur. Şu halde, karakterin, kişilik teşekkül
edene kadar onun dışında, kişilik teşekkül ettikten sonra da onun
içinde yer alan bir kavram olduğunu görüyoruz .
Yani, kişilik, karakteri de içine alan ve insanın kendine özgü
fiziksel ve ruhsal bütün niteliklerini içeren daha kapsamlı bir
terimdir.
2. Kişilik – Mizaç İlişkileri
Bir insanın mizacı üzerinde, beden kimyasının büyük ölçüde etkisi
vardır. Bez salgılarının (hormonların) ruh çökkünlüğü, huysuzluk, çabuk
duygulanma, keyifsizlik gibi hallere yol açtığı anlaşılmıştır. Aynı
şekilde tavırlar ve mizaç üzerinde iltihaplı hastalıklarında etkisi
olduğu gözlenmiştir. İltihaplı hastalık geçiren 900 üniversite
öğrencisi üzerinde yapılan incelemeler, bunların normal öğrencilerden
daha huysuz ve öfkelenmeye eğilimli olduklarını meydana çıkarmıştır.
İnsan mizacı bedende en çok bulunan, egemen sıvıya göre dört kısma
ayrılır. Ortaçağdan kalan el basması kitaplarda bu dört mizaç şöyle
açıklanmaktadır:
a) Hafif Kanlı (Sanguine)
Bu tipte olanların bedeninde “kan” egemendir. Böyle bir insan eğlence, müzik ve şaraptan hoşlanır. Bunlar neşeli ve canlıdırlar.
b) Ağır Kanlı (Phlegmatic)
Bu tipte olan kişiler ise, dinlenmekten ve uyumaktan zevk alırlar. Güç
duygulanırlar, yavaş haraket ederler. Bunların bedenlerinde balgam
sıvısı ağır basar.
c) Sevdalı (Melankolik)
Bu mizaçta olanlar, derin görüşlü ve cesurdurlar. Duygusal ve romantik
tabiatlı olurlar. Bunların bedenlerinde kara safra oranı yüksektir.
d) Asabi (Choleric)
Bu mizaçtaki kişiler ise, ateşli ve serttirler. Çabuk kızarlar. Böyle bir kişinin kanında sarı safra egemendir.
D. KİŞİLİĞİN BAŞLICA ÖZELLİKLERİ
1. Kişilik doğuştan varolan ve sonradan edinilen eğilimlerin bütününden meydana gelmiştir.
2. Kişilik kazanılan bu eğilimlerin düzenlenmesidir.
3. Her insanın kişisel özelliklerini diğerlerinden ayıran bir takım farklılıklar mevcuttur.
4. Kişilik bireylerin eğilimlerini çevreye uydurur. Yani aynı birey
farklı çevresel koşullar altında farklı tutum ve davranışlarının ortaya
çıkmasına neden olan bir sosyal uyum kavramı olarak karşımıza
çıkmaktadır.
5. Her kişiliğin doğuştan kazanılmış bir tek karakteri vardır ve karakter kişiliğin vazgeçilmez bir unsurudur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://thalia-forum-biz.yoo7.com
 
Kişiliğin Anlamı ve Tanımı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ıllılı.ıl.lı..|| Thalia Fan Club || ..ıl.lı.ıllılı Thalia ☆ Primera Fi :: `·.¸¸.·´´¯`··._.·´ SERBEST KÜRSÜ `·.¸¸.·´´¯`··._.· :: Genel Kültür-
Buraya geçin: